BOŞANMA DAVASINDA KADININ HAKLARI NELERDİR? (2025 GÜNCEL)

Öncelikle belirtmek gerekir ki Medeni Kanunumuzda kadın yahut erkek hakları diye bir ayrım
bulunmamaktadır. Her iki taraf da eşit haklara sahiptir. Ancak ülkemizin sosyal ve kültürel yapısı gereği
kadınlar, erkeklere oranla daha az ekonomik olanaklara sahip olduğundan dolayı, boşanma davasında
tarafların haklarını kadın yönünden ele almayı uygun gördük. Kadınlarımızın boşanma davalarında
gerek kendisi gerek çocuğu için yeni bir hayata başlamak, hayatını yeniden inşa etmek konusunda
korkularının olduğunu ve daha fazla gelecek kaygısı çektiğini öncelikle kabul etmeliyiz. Bu sebeple
kadınlarımızın kendilerini daha güvende hissetmesi, geleceğine bakarken daha umutlu olabilmesi için
boşanma davasında sahip olduğu hakları aşağıda ayrıntıları ile ele alacağız.

KADINLARIN SAHİP OLDUĞU HAKLAR
- Ayrı Yaşama Hakkı:
- Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı:
- Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı:
- Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı:
- Kadın İçin Tedbir Nafakası Hakkı:
- Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı:
- İştirak Nafakası Hakkı:
- Yoksulluk Nafakası Hakkı:
- Kadının Velayet Hakkı:
- Kadının Maddi Tazminat Hakkı:
- Kadının Manevi Tazminat Hakkı :
- Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı:
- Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar:
- Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı:
- 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme
Hakkı: - Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı:
- Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı:
- Kadınlar Haklarını Nasıl Koruyabilir?
Şimdi bu hakları ayrıntıları ile ele alalım.
1- AYRI YAŞAMA HAKKI
Kural olarak evlilik birliği devam ettiği sürece, eşlerin birlikte yaşaması gerekmektedir.
Taraflar ortak konut belirler ve seyahat, çalışma koşulları gereği gibi zorunlu ayrılıklar dışında
bir arada, evlilik birliğinin sorumluluklarını birlikte üstlenerek yaşamak zorundadırlar. Ancak
boşanma davasının açılması ile birlikte bu sorumluluk sona ermekte olup, artık taraflar ayrı
yaşama hakkına sahip olmaktadırlar.
Bu hak, bazı durumlar için, bir zorunluluğa da dönüşebilmektedir. Özellikle çekişmeli boşanma
davası boyunca eşlerin birlikte yaşamaktan imtina etmeleri gerekmektedir. Aksi tutum ve
davranışlar, yani çiftlerin boşanma davası boyunca aynı konutta ikamet etmesi, edebilmesi, asıl
olanın aile birliğinin korunması olduğunu kabul eden hukuk sisteminin ve boşanmaya karar
verme konusunda geniş takdir yetkisi bulunan hâkimin aksi yönde karar vermesine, eşlerin
birbirini affetme olgusunun olduğuna, evlilik birliğinin yeniden kurulma imkân ve ihtimalinin
olduğuna kanaat getirmesine sebep olabilir.
2- ORTAK KONUTUN ÖZGÜLENMESİ TALEP ETME HAKKI
Kural olarak ayrı yaşama hakkınız bulunduğunu ve hatta çekişmeli boşanma aşamasında
çiftlerin neden ayrı yaşaması gerektiğini de yukarıda açıkladık. Boşanma davası devam eden
eşinizden ayrı yaşamak istiyor ancak ortak konutu terk etmek istemiyorsanız, bu durumda ne
yapmak gerekmektedir? Yani eşler, ortak konutta kimin yaşamaya devam edeceğine karar
veremiyor ve her iki eş de ortak konutu terk etmeyip, ortak konutta ayrı olarak yaşamaya devam
etmek isterse bu durumda ne olacak, ne yapmak gerek? Gelin ikinci hakkımızda bunu
açıklayalım.
Sevgili okurlar, mesleki tecrübelerimden de yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, Medeni
Kanunumuz tarafından düzenlenmiş olan bu hak doğru şekilde talep edildiği takdirde, boşanma
sürecindeki kadınlarımız için çok önemli olan haklardan bir tanesidir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi uyarınca, boşanma davası süresince
eşlerden biri, müşterek konutta kalmaya devam etmek için mahkemeden konutun kendisine
özgülenmesini talep edebilir. Mahkeme, bu talebi değerlendirirken özellikle tarafların
ekonomik durumlarını, çocukların üstün yararını ve fiili yaşam koşullarını dikkate alır.
Özellikle kadın eşin gelirinin düşük olması, çocukların velayetinin kadına verilmiş ya da
verilecek olması ve evin kadının sosyal çevresine (iş, okul, aile desteği gibi) yakınlığı gibi
kriterler bu hakkın kadın lehine tanınmasında etkili olur.
Kadın eş bu hakkı, dava açılır açılmaz geçici tedbir (ihtiyati tedbir) kararı ile talep edebilir. Bu
durumda hâkim, boşanma davasının sonucu beklenmeden, kadının ortak konutta kalmasına ve
diğer eşin bu konutu terk etmesine karar verebilir. Tedbir kararı gereği, konutu terk etmesi
gereken eş, konuta izinsiz giremez; aksi hâlde 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında koruma ve uzaklaştırma tedbirleri de devreye
girebilir.
Bu hak sadece mülkiyetle ilgili olmayıp, konutun kime ait olduğuna bakılmaksızın
kullanılabilir. Yani konut, erkek eşin adına kayıtlı olsa bile, çocukların üstün yararı ve kadının
korunması için hâkim ortak konutun kullanımını kadına bırakabilir.
Ek olarak: Boşanma kararı kesinleşene kadar, 4721 sayılı Kanun’un 194. maddesi gereğince
“aile konutu” şerhi tesis edilmişse, evin maliki olan eş, bu evi diğer eşin rızası olmadan satamaz,
devredemez ya da kiraya veremez. Bu nedenle, boşanma sürecinde kadının, erkek eşin adına
kayıtlı bulunan taşınmaza, tapuda aile konutu şerhi koydurması da tavsiye edilir.
3- ÇOCUĞUN TEDBİREN VELAYETİNİ TALEP ETME HAKKI
Boşanma davası açıldıktan sonra kesin karar verilene kadar geçen sürede, çocuğun geçici olarak
kimde kalacağı mahkeme kararıyla belirlenebilir. İşte bu geçici karara “tedbiren velayet” denir
ve TMK m. 169 gereği talep edilebilir. Kadın, çocuğun bakım ve gözetimini sağlayabileceğini,
çocuğun menfaatine en uygun ortamı oluşturduğunu gerekçeleriyle belirtmeli ve geçici velayet
isteminde bulunmalıdır.
Tedbiren velayet talebi, çoğunlukla davanın başında dilekçede yapılır. Mahkeme bu konuda
çocuğun yaşı, eğitim düzeni, duygusal ihtiyaçları, tarafların yaşam şartları gibi çok yönlü
değerlendirme yapar. Çocukların küçük yaşta olması halinde genellikle anne yanında kalması
yönünde karar verilmesi uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
4- ÇOCUK İLE KİŞİSEL İLİŞKİ KURMA HAKKI
Velayet hakkı kendisine verilmemiş olan eş, çocukla düzenli olarak görüşme hakkına sahiptir.
Bu hakka “kişisel ilişki kurma hakkı” denir. Kadın, çocuğun velayeti kendisine verilmemişse,
yine de çocuğuyla bağ kurmak, onu görmek, iletişimi devam ettirmek adına mahkemeden belirli
gün ve saatlerde görüşme hakkı talep edebilir.
TMK m. 182/2 ve TMK m. 323 bu hakkı açıkça düzenler. Uygulamada bu ilişki, örneğin ayda
iki hafta sonu ve resmi tatillerde görüşme şeklinde planlanabilir.
5- KADIN İÇİN TEDBİR NAFAKASI HAKKI
Boşanma davası devam ederken kadın ekonomik olarak desteklenmek zorundaysa,
mahkemeden “tedbir nafakası” talep edebilir. Bu hak, TMK m. 169 gereği düzenlenmiştir ve
dava devam ettiği sürece kadının yaşamını sürdürebilmesi için karşı taraftan geçici olarak belirli
bir miktar nafaka alınmasını sağlar.
Tedbir nafakası, kadının çalışıp çalışmamasına, maddi gücüne ve ihtiyaçlarına göre belirlenir.
Bu nafaka dava devam ettiği sürece ödenir ve karar kesinleşince sona erer. Kadınların ekonomik
şiddete uğramadan yaşamlarını sürdürebilmeleri adına bu hak büyük önem taşır.
6- ÇOCUK İÇİN TEDBİR NAFAKASI HAKKI
Boşanma davası süresince çocukların temel ihtiyaçları (gıda, eğitim, sağlık vb.) aksamadan
devam etmelidir. Bu sebeple kadın, çocuğun adına mahkemeden “çocuk için tedbir nafakası”
talep edebilir. Bu nafaka, TMK m. 169 kapsamında değerlendirilir. Mahkeme, çocuğun yaşı,
ihtiyaçları ve babanın ödeme gücüne göre nafaka miktarını belirler. Kadın, çocuğun temel
haklarını korumak adına bu talebi yasal yollarla iletmelidir.
7- İŞTİRAK NAFAKASI HAKKI
Boşanma kararı kesinleştikten sonra velayeti kendisine verilen kadın, çocuğun bakım, eğitim,
sağlık ve genel giderleri için karşı taraftan iştirak nafakası talep edebilir. Bu nafaka, TMK m.
182/2 ve TMK m. 330 uyarınca düzenlenmiş bir haktır.
İştirak nafakası, çocuğun ebeveynleri tarafından birlikte üstlenilmesi gereken sorumluluklar
kapsamında değerlendirilir. Bu nedenle velayeti kendisinde olmayan eşin maddi katkısı,
çocuğun temel yaşamsal haklarını sürdürebilmesi açısından zorunludur. Mahkeme, çocuğun
yaşı, ihtiyaçları ve ebeveynlerin ekonomik durumu gibi faktörleri dikkate alarak bu nafakayı
hükmeder.
Bu nafaka, çocuğun reşit olduğu tarihe kadar devam eder. Ancak çocuk eğitimine devam
ediyorsa (örneğin üniversite eğitimi gibi), aynı şekilde nafaka hakkı da devam edecektir.
8- YOKSULLUK NAFAKASI HAKKI
Kadın, boşanma sonucu ekonomik olarak yoksulluğa düşecekse, diğer eşten yoksulluk
nafakası talep edebilir. Bu hak, TMK m. 175 ile güvence altına alınmıştır. Yoksulluk nafakası,
kusur oranı daha ağır olmayan ve ekonomik olarak dezavantajlı duruma düşen eş lehine
düzenlenmiş sürekli bir destektir.
Kadın boşanma davasında ağır kusurlu değilse, evlilik boyunca edinilen yaşam standardını
sürdürmeye yönelik olarak bu nafakayı isteme hakkına sahiptir. Mahkeme; kadının geliri,
çalışma durumu, sağlık durumu, çocuk sayısı ve evlilik süresi gibi unsurları değerlendirerek
nafaka miktarını takdir eder.
Bu nafaka süresizdir, ancak evlenme, ciddi gelir artışı veya başkasıyla fiili birliktelik gibi
durumlarda karşı tarafın başvurusu üzerine kaldırılabilir ya da azaltılabilir.
9- KADININ VELAYET HAKKI
Boşanma sonrasında çocuğun velayetinin kimde olacağına hakim karar verir. TMK m. 182/1’e
göre bu karar verilirken çocuğun üstün yararı esastır. Özellikle küçük yaşta çocuklarda
mahkemeler çoğu zaman anne bakımının doğal üstünlüğü ilkesine dayanarak velayeti anneye
verir.
Kadın, çocuğun gelişimi için uygun ortamı sağladığını, duygusal ve fiziksel olarak çocuğa daha
yakın olduğunu, bakım sorumluluğunu eksiksiz yerine getirebileceğini belgeler ve tanıklarla
desteklerse, velayet hakkını alma ihtimali oldukça yüksektir.
Velayet verilmişse, bu hak kötüye kullanılamaz. Karar sonrasında da çocuğun menfaati
değişirse karşı taraf velayetin değiştirilmesini talep edebilir. Ancak aksi ispatlanmadıkça
çocuğun annesiyle kalması genellikle en uygun yol olarak kabul edilir.
10- KADININ MADDİ TAZMİNAT HAKKI
Kadın, boşanma sürecinde veya sonrasında uğradığı ekonomik zararlar nedeniyle maddi
tazminat talep edebilir. Bu talep, TMK m. 174/1 hükmüne dayanmaktadır. Tazminat, özellikle
kadın evliliğe bağlı olarak çalışma yaşamını bırakmış, mesleki gelişiminden vazgeçmiş veya
maddi beklentilerle evlenmişse gündeme gelir.
Kadın, evliliğin bitmesinden dolayı geleceğe dönük gelir kaybına uğradığını ispatladığında
maddi tazminat hakkı doğar. Bu zararlar, geçimini sağlayacak iş bulamaması, yaşam
standardında ciddi bir düşüş, taşınma, düzen bozumu gibi konulardan kaynaklanabilir.
Karşı tarafın kusur oranı bu talepte önemli rol oynar. Tam kusurlu eşten tazminat alınabilir veya
kadının tazminat alabilmesi için, erkeğin kusurunun kadının kusurundan daha fazla olması
gerekmektedir.
11- KADININ MANEVİ TAZMİNAT HAKKI
Boşanma sürecinde kadın, evlilik birliği içinde yaşadığı psikolojik, sosyal ve duygusal zararlar
nedeniyle manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bu tazminat, TMK m. 174/2 hükmü
uyarınca düzenlenmiştir.
Özellikle sadakatsizlik, şiddet, aşağılayıcı davranışlar, küçük düşürücü sözler veya kadının
onurunu zedeleyen fiiller varsa, kadın bu tazminatı talep edebilir. Bu tür olaylar duygusal
travma, toplumda itibar kaybı veya özgüven sarsılması gibi sonuçlar doğuruyorsa, hakim uygun
bir bedelle tazminat hükmeder.
Manevi tazminat bedelinin belirlenmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumu, olayların
ağırlığı ve etkisi dikkate alınır. Tazminatın amacı, yaşanan acıyı hafifletmek ve mağdur kadına
adalet duygusu kazandırmaktır.
12- ZİYNET EŞYASI ALACAĞI HAKKI
Kadının evlilik sırasında takılan ziynet eşyaları –yani altınlar, bilezikler, kolyeler ve benzeri
değerli takılar– kişisel mal olarak kabul edilir. Bu durum, Türk Medeni Kanunu m. 220/1-b
ve Yargıtay içtihatları ile sabittir. Ziynet eşyaları kadına hediye edilmiş sayıldığından dolayı
kocası veya ailesi tarafından alınmış ya da bozdurulmuş dahi olsa, kadın bu eşyaları aynen ya
da bedel olarak talep edebilir.
Ziynet eşyaları ister düğünde takılmış, ister sonrasında hediye edilmiş olsun, kadının kişisel
mülkiyetinde kalır. Bu nedenle evlilik içinde altınların satılması ya da kadının rızası olmadan
başkalarının eline geçmesi durumunda, kadın bunların bedelini dava yoluyla geri isteyebilir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre:
Ziynet eşyaları kadının kişisel malıdır. Erkek, bu eşyaları kullandıysa, ödünç aldıysa veya
sattıysa; kadının açacağı ziynet alacağı davasıyla bu altınların güncel rayiç bedeli üzerinden
ödenmesine karar verilebilir.
Kadın, boşanma davası açarken ziynet alacağına ilişkin ayrıca bir alacak davası açabilir veya
mevcut boşanma davasında bu talebi fer’i talep olarak ileri sürebilir. Uygulamada, bu talepler
çoğunlukla düğün videoları, tanık beyanları ve düğün fotoğrafları ile ispatlanmaktadır.
13- MAL REJİMİNDEN KAYNAKLI ALACAK VE HAKLAR
2002 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile birlikte eşler arasında yasal
mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Evlilik birliği boyunca
eşlerin elde ettiği gelir, kazanç ve edinimler –istisnalar dışında– edinilmiş mal sayılır ve
boşanma halinde bu mallar üzerinde diğer eşin katılma alacağı hakkı doğar.
Edinilmiş Mal Nedir?
Eşlerden her birinin evlilik süresi boyunca elde ettiği;
Çalışma karşılığı elde edilen gelir,
Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kuruluşlarından sağlanan gelirler,
Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
Mal varlığının gelirleri (kira, faiz vb.),
Edinilmiş malların yerine geçen değerler edinilmiş mal sayılır ve paylaşım kapsamına
girer.
Kadının Katılma Alacağı Hakkı
Evlilik birliği içinde edinilen bu mallardan biri diğer eşin adına kayıtlı olsa bile, boşanma davası
sonrası kadın, bu malın artık değerinin yarısı oranında katılma alacağı talep edebilir (TMK
m. 236/1).
Yargıtay Kararları da açıkça belirtmektedir:
“Kadının ev işleriyle uğraşması, çocuk bakımı ve aile düzenine katkısı da edinilmiş malların
ortaklığına katkı sayılır.”
Kişisel Mal Ne Demektir?
Aşağıdakiler kişisel mal sayılır ve paylaşım dışında kalır:
Evlilik öncesinde mevcut olan mallar,
Miras yoluyla veya bağışla elde edilen malvarlıkları,
Kişisel kullanıma mahsus eşyalar (giysi, özel takılar vb.),
Kişisel malların yerine geçen değerler.
Mal Rejimi Tasfiyesi Nasıl Talep Edilir?
Boşanma davası açılırken veya boşanma kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile mal rejiminin
tasfiyesi istenir. Bu davada edinilmiş mallar belgelerle (tapular, banka kayıtları, faturalar vb.)
ispatlanır ve bilirkişi incelemesi yapılır.
Kadın, evlilik içinde erkeğin adına alınmış mallar için tapuda ismi geçmese dahi katılma
alacağı talep edebilir.
14- AİLE KONUTU ŞERHİ KONULMASINI İSTEME HAKKI
Aile birliğinin en önemli unsurlarından biri olan ortak konut, yani evlilik süresince birlikte
yaşanılan yer, “aile konutu” olarak tanımlanır ve bu konutun korunması amacıyla Türk
Medeni Kanunu’nun 194. maddesi ile önemli haklar tanınmıştır.
TMK m. 194/1:
“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini
feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”
Kadının Aile Konutu Şerhi Talebi Ne Anlama Gelir?
Eğer aile konutu kocanın adına tapulu ise, kadın bu evin başkasına satılmasını, ipotek
edilmesini ya da haczedilmesini önlemek amacıyla aile konutu şerhi konulmasını tapudan
talep edebilir. Bu sayede ev üzerine işlemler kısıtlanır ve aile konutu statüsü korunur.
Şerh konulduktan sonra, mal sahibi olan eş bu taşınmazı, diğer eşin açık rızası olmadan ne
satabilir, ne kiraya verebilir, ne de ipotek ettirebilir.
Şerh Nasıl Konulur?
Kadın, bağlı bulunduğu Tapu Müdürlüğü’ne başvurarak, nüfus kayıt örneği ve evlilik
cüzdanı ile birlikte evin aile konutu olduğuna dair bir beyanla şerh talebinde
bulunabilir.
Ev kocanın adına kayıtlıysa bile, bu hak kullanılabilir.
Tapu müdürlüğü talebi inceleyerek tapu kaydına “aile konutu şerhi” işlemesini yapar.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2019/4769 E., 2019/7476 K.
“Aile konutu şerhi, eşin barınma hakkını koruma altına alan bir güvencedir. Malik olmayan
eşin rızası alınmadan yapılan işlemler, geçersizdir.”
Boşanma Sürecinde Ne İşe Yarar?
Boşanma sürecinde erkek evi satmak ya da elden çıkarmak isterse, aile konutu şerhi buna engel
olur. Kadın, özellikle çocuklarıyla birlikte bu evde kalmaya devam etmek istiyorsa,
mahkemeden konutun tahsisini de ayrıca talep ederek bu hakkını güçlendirebilir.
Unutulmamalıdır ki:
Aile konutu şerhi, mülkiyet hakkı vermez, ama yaşama ve barınma hakkını koruma altına
alır. Boşanma davası devam ederken kadının mağdur olmasını önleyen önemli bir hukuki
güvencedir.
15- 6284 SAYILI KANUNDAN KAYNAKLANAN KORUYUCU
TEDBİRLERİN UYGULANMASINI TALEP ETME HAKKI

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması amacıyla çıkarılmış olan
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun,
boşanma sürecinde veya öncesinde kadınlara çok güçlü ve kapsamlı koruma tedbirleri
sağlar.
Kanunun Amacı (Md. 1):
Şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan kadınları, çocukları, aile bireylerini ve tek
taraflı ısrarlı takip mağdurlarını korumaktır.
Koruyucu Tedbirler Nelerdir?
Kadının şiddete uğradığı, tehdit edildiği, baskı gördüğü ya da risk altında olduğuna kanaat
getirilirse, kaymakamlık, polis merkezi veya Aile Mahkemesi başvurusu ile aşağıdaki
koruyucu tedbirler talep edilebilir (Kanun md. 5):
Kadının ve çocukların geçici barınma merkezine yerleştirilmesi
Psikolojik, hukuki, maddi ve sosyal destek verilmesi
Kreş veya eğitim desteği sağlanması
İşyerinin değiştirilmesi
Hayati tehlike varsa kimlik ve diğer kişisel bilgilerin gizlenmesi (kimlik değişikliği
dâhil)
Önleyici Tedbirler Nelerdir?
Şiddet uygulayan veya tehdit eden eş ya da partner hakkında mahkeme, şu önleyici tedbirleri
alabilir (Kanun md. 8):
Evden uzaklaştırma kararı
Kadına ve çocuklara yaklaşmama kararı (okul, işyeri, konut, sosyal alanlar dâhil)
İletişim araçlarıyla rahatsız etme yasağı (telefon, mesaj, sosyal medya)
Kadının eşyalarına zarar verilmesinin önlenmesi
Gerekirse silah taşıma ruhsatının iptali ve teslim edilmesi
Alkol, uyuşturucu kullanıyorsa denetim altında tutulması
Önemli Nokta:
Bu tedbir kararları, hiçbir delil ya da darp raporu olmadan, sadece beyanla alınabilir. Kadın
“tehdit ediliyorum, şiddet görüyorum, korkuyorum” dediğinde hâkim veya mülki idare amiri
derhal bu kararları verebilir.
6284 Sayılı Kanun Md. 13:
“Tedbir kararı, şiddet mağdurunun beyanı esas alınarak verilir.”
Kararın Süresi ve Uygulaması
Tedbir kararları genellikle 1 ay süreyle verilir, gerekirse aylık olarak uzatılabilir.
Şiddet uygulayan kişi karara uymazsa, hakkında zorlama hapsi (3-10 gün)
uygulanabilir.
Kadın Boşanma Aşamasında Bu Hakkı Neden Kullanmalı?
Boşanma sürecinde kadınlar, psikolojik baskı, tehdit, evden zorla çıkarılma ya da mal paylaşımı
üzerinden yıldırma gibi durumlarla karşılaşabilmektedir. 6284 sayılı yasa, bu süreçte kadının
güvenliğini ve çocukların huzurunu sağlamak için büyük bir kalkan niteliğindedir.
16- ÜCRETSİZ AVUKAT TALEP EDEBİLME HAKKI
Boşanma süreci, hem duygusal hem de hukuki olarak oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu süreçte
kadınların hak kaybı yaşamaması, yasal haklarını eksiksiz şekilde kullanabilmeleri adına bir
avukat desteği almaları büyük önem taşır. Ancak ekonomik gücü yeterli olmayan kadınlar için
devlet tarafından ücretsiz avukat desteği sağlanmaktadır.
Kadın Ücretsiz Avukatı Nasıl Talep Eder?
Ücretsiz avukat talebi iki şekilde yapılabilir:
- Baro Üzerinden Başvuru:
o Kadının bulunduğu ilin Barosu Adli Yardım Bürosu’na gidilir.
o Gelir belgesi (SGK dökümü, maaş bordrosu, nafaka almadığını gösteren beyan
vb.) ve kimlik ile başvuru yapılır.
o Kadın boşanmak istediğini, maddi gücünün olmadığını ve avukata ihtiyaç
duyduğunu beyan eder.
o Baro, talebi değerlendirir ve uygun görürse bir avukat görevlendirir. - Mahkeme Üzerinden Başvuru:
o Devam eden bir davada mahkemeye yazılı dilekçe vererek “adli yardım ve
avukat atanması” talep edilir.
o Mahkeme, durumu değerlendirir ve uygun görürse karar verir.
Hangi Durumlarda Bu Haktan Yararlanılır?
Kadının gelirinin olmaması
Sosyal güvencesinin bulunmaması
Nafaka almıyor ya da çok düşük miktarda alıyor olması
Aile desteği alamaması ve geçim sıkıntısı yaşaması
Şiddet mağduru olması
Yargıtay 2. HD, 2022/1234 E., 2022/4567 K.:
“Kadın, barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa, adli yardım ve ücretsiz avukat tayini
zorunludur.”
Bu Hakkın Önemi:
Kadınlar çoğu zaman haklarını bilmediği ya da avukat tutacak ekonomik güce sahip olmadığı
için boşanma sürecinde haksızlığa uğrayabilir. Ücretsiz avukat hakkı sayesinde hukuki destek
almaları sağlanır, taleplerini profesyonel şekilde iletmeleri kolaylaşır.
17- KADININ KENDİ EŞYALARINI TALEP ETME HAKKI
Evlilik birliği sona erme sürecinde, eşler arasında en çok sorun yaşanan konulardan biri de evde
bulunan kişisel eşyaların paylaşımıdır. Bu noktada kadın, boşanma sürecinde ya da ayrı yaşama
kararı aldıktan sonra kendine ait kişisel eşyalarını isteme hakkına sahiptir.
Kişisel Eşya Nedir?
Türk Medeni Kanunu’na göre kişisel eşya, eşlerden birine ait olan ve yalnızca onun kullanımı,
şahsi ihtiyacı veya manevi değeri olan eşyalardır.
TMK m. 220/1:
“Aşağıda yazılı olanlar eşler arasında edinilmiş mallara dâhil değildir:
1) Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,”
- Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla
ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, - Manevî tazminat alacakları,
- Kişisel mallar yerine geçen değerler.
Yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyaya örnek:
Kadının giysileri, çantası, kozmetik malzemeleri
Kendi adına alınmış telefon, bilgisayar
Takı harici, sadece kişisel kullanım amacıyla edinilmiş aksesuarlar
Çocukların eşyaları (kıyafet, oyuncak, özel ihtiyaçlar)
Kadına ait mesleki araç ve gereçler
Kadın Bu Eşyaları Nasıl Talep Eder?
- Sulh Hukuk Mahkemesi veya Aile Mahkemesi’ne başvuru yaparak, eşyaların
iadesini talep edebilir.
Bu durumda kadın, hangi eşyaların kendisine ait olduğunu belirterek bir liste sunmalı
ve bu eşyaların yer aldığı adresi belirtmelidir. - İcra yoluyla teslim:
Mahkeme kararına dayanarak, icra müdürlüğü aracılığıyla kadın kendi eşyalarını evden
alabilir. Zorla el koyma veya tartışmaya girmeden resmi yolla bu hak kullanılır. - Polis veya jandarma eşliğinde eşyaların alınması:
Şiddet riski varsa ya da kadın evdeki huzuru tehdit eden bir durumdan dolayı eşyalarını
alamıyorsa, 6284 sayılı Kanun çerçevesinde koruma kararı alınarak, polis gözetiminde
eşyaların alınması sağlanabilir.
6284 Sayılı Kanun Md. 5/1-ç:
“Şiddet mağdurunun kişisel eşyalarının ve çocukların eşyalarının kendisine verilmesi sağlanır.”
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları:
Eş, kadının eşyalarını vermek istemezse:
Bu durumda, mahkemeden tedbiren teslim kararı alınabilir. Mahkeme, kadının
eşyalarını belirleyip geçici bir kararla teslimine hükmedebilir.
Eşyalar zarar görmüşse veya yoksa:
Kadın, bu durumda tazminat davası açarak zararının giderilmesini isteyebilir
Bu Hakkın Önemi:
Kadın, yeni bir hayat kurmaya çalışırken kişisel eşyalarını almakta zorlanmamalıdır. Bu
eşyalar hem psikolojik hem de pratik olarak günlük yaşantısını sürdürebilmesi için gereklidir.
Hukuk sistemimiz, bu ihtiyacı gözeterek kadının kişisel eşyalarını alma hakkını açıkça
tanımaktadır.
18- KADINLAR HAKLARINI NASIL KORUYABİLİR?
Kadınlar boşanma sürecinde veya sonrasında sahip oldukları hakları bilseler dahi, bu hakları
etkili ve güvenli şekilde kullanmakta zorlanabilirler. Bu nedenle, kadınların haklarını
koruyabilmesi ve uygulayabilmesi için bilinçli, planlı ve hukuki destekli hareket etmeleri büyük
önem taşır.
Hukuki Destek Almak (Avukat ve Adli Yardım)
Kadınların en başta yapması gereken şey, süreci yalnız yürütmemek ve hukuki danışmanlık
almaktır. Maddi durumu yetersiz olan kadınlar, barolar aracılığıyla ücretsiz avukat talebinde
bulunabilirler. (Bkz: Avukatlık Kanunu m.176, HMK m.334 vd.)
Şiddet veya Tehdit Durumunda Koruma Kararı Almak
Kadın şiddete uğruyorsa ya da tehdit altındaysa, 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde şu önlemleri
talep edebilir:
Eşin evden uzaklaştırılması
Kadının ve çocukların gizli adreslerde korunması
Geçici nafaka bağlanması
Telefon, ulaşma yasağı getirilmesi
Polis eşliğinde eşya teslimi
6284 Sayılı Kanun m.5 ve m.8 bu koruyucu ve önleyici tedbirleri düzenler.
Delil Toplamak ve Belgeleri Saklamak
Hak arama sürecinde belgeler, yazışmalar, tanıklar, hastane raporları, mesajlar çok
önemlidir.
Kadın; şiddet, ekonomik sıkıntı, terk, sadakatsizlik gibi iddialarını ispatlayabilmek için:
Hastane raporlarını,
Karakol tutanaklarını,
Görgü tanıklarını,
Mesaj/kayıt ekran görüntülerini saklamalıdır.
TMK m. 184:
“Boşanma sebeplerinin ispatı serbest delil sistemiyle mümkündür.”
Mal Varlığını ve Haklarını Korumak
Kadın, boşanma sürecinde mal rejiminden doğan haklarını kaybetmemek için:
Evlilik tarihinden sonra edinilmiş malların listesini çıkarmalı
Tapu kayıtları, araç ruhsatları, banka dökümleri, şirket kayıtlarını belgelemeli
Mal kaçırma şüphesi varsa, mahkemeden ihtiyati tedbir talep etmeli
TMK m. 225-241: Mal rejiminden doğan haklar ve alacakları düzenler.
Psikolojik Destek Almak
Boşanma sadece hukuki değil, aynı zamanda psikolojik bir yıpranma sürecidir. Kadınlar bu
süreçte:
Psikolojik destek almalı
Kadın dayanışma merkezlerinden faydalanmalı
Yalnız olmadığını bilmeli
Belediyelere bağlı kadın danışma merkezleri, baro kadın hakları birimleri ve ALO 183 sosyal
destek hattı aktif şekilde hizmet vermektedir.
Kararlı ve Bilinçli Olmak
Son olarak kadın, haklarını savunurken kararlı ve bilinçli olmalıdır. Toplum baskısı, aile içi
yönlendirmeler veya ekonomik korkular, çoğu kadının adım atmasını zorlaştırır. Ancak
unutulmamalıdır ki, hukuk devleti olmanın gereği olarak hiçbir kadın haklarından feragat
etmeye zorlanamaz.
SONUÇ OLARAK:
Kadınlar boşanma sürecinde yalnız değillerdir. Türkiye’de mevcut yasal sistem, kadınlara hem
hukuki hem de sosyal anlamda koruma sağlamaktadır. Bu hakları etkili bir şekilde kullanmak
için bilinçli olmak, profesyonel destek almak ve cesaretle adım atmak yeterlidir.
Av. AYŞEGÜL AYKUT